ZAMK
Susmak. Orta hallice bir eylem gibi görünse de değil. En çok
bağırmak gerektiği anda kolay gelir susmak. En çok susmak gerektiğinde de
imkansız. Ağdalı eylemsizlik hali yapıştığı zaman kişiliğine insanın, Tanrı çağırsa bile gitmek istemez ve şeytanın ruh gıdıklayan nahoş ve mayhoş sesinden de kaçamaz. Her eylemimiz -ma / -me ekini almıştır artık ve güçlü bir yapıştırıcıdır kıçımızı TV karşısındaki koltukta tutan.
Bir şeyleri haykırmamız gerekir artık, gerçekte olan şeyleri. Haber
spikerlerinin söylediğinin aksini. Magazin programlarında olmayanları. Pembe dizilerimizde
yer verilmeyenleri.. Söylemek gerekir. Ve herkes susar. Susmak, keyfine düşkün ve aç bir Yahudi'nin domuz eti yemesi gibidir: Olmaması gerekir ama olması daha kolaydır. Herkesin yaptığını yapmak, suça ortak olmak. "Just do it." Basittir. Suçlu olmak gerekir o
an. Siz suçlusunuz, dersen eğer, sadece bu iki kelime bile seni suçlu
yapabilir. Ve kimse suçlanmak istemez. Suçlanmamak için 'suçlu' dememek gerekir. Suçlamadığımız her ansa suçlu oluruz. Gereksiz yere dönüp duran ve her şeyi kaosa sürükleyen bu çarkı durdurabilecek miyiz? Tek kelime edecek gücümüz var mı?..
Susarlar.. Susarız. Kıyıma ortak
oluruz.
Bir de susmak gereken anlar vardır. Bilmediğimiz konular, bizi
ilgilendirmeyen başlıklar, herkesin kendi hayatı gibi. Bu sefer de susamayız..
Ağzımıza geleni söyleriz, beyin süzgecinden geçirmeden. Kaba mı? Boş versene. Üzdüm
mü onu? Bana ne! Eksik ya da fazla mı söyledim? Siktir et. Ben konuşurum çünkü
her şeyi bildiğini sanan, her konuda bir fikri olan ve aksini düşünmeden kendi
fikrini sonuna kadar savunan aptal bir Buda bilgesiyim. Tek yapmam gereken bağdaş kurup oturmak değil mi? Ben konuşurum çünkü sen kimsin ki?
Susmak gerektiğinde konuşmak,
konuşmak gerektiğinde susmak.. Sarılmak gerektiğinde uzatmamak ellerini ve bırakmak gerektiğinde günahkar bir kelepçeye dönmek. Doğruları geceye fısıldamak, ses tellerini mümkün olduğunda az titreştirerek. "E söylüyorum işte gerçeği" Kim duyuyor seni, Nyx dışında? Konuş! Korkma gücü elinde tuttuğunu sanan saray artıklarından. Konuş. Konuşalım..
Konuşmamız gerekiyor. Öyleyse, susalım.. Susalım ve sessiz nefeslerimiz sayesinde dönmeye devam edebilen bu baskıcı çarkın altında ezilmeye mahkum edelim kendimizi.
Yorumlar
Yorum Gönder