Ayna

 

Ruhundan yükselip hücrelerine yayılan bir başkaldırı bu! Bağırış, haykırış, çığırtkan bir kuş misali… Avuçlarındaki tırnak izleri ile boğuşmak istemiyorsun artık. Gözlerini sıkmak istemiyorsun. Bağdaş kurup oturmak ya da cenin pozisyonunda uyumak istemiyorsun. Ne sevmek bir ömür sürüyor ne de sevişmek bir dakika! Gidenler pişman olmuyor. Gitmek istemiyorsun, kalmak da. Kimse hatasını anlamıyor. Kendini tanımıyorsun. Kendini göremiyorsun bile… 

Aynaya bak. Yalanlarla bezenmiş, gözyaşları ile yıkanmış, pörsümüş nefeslerle taranmış ve son kullanma tarihi yaklaşan içten çürümeli derinin ardında, gerçekte ne var? Olmak istediğin yerde misin? Olmak istediğin kişi misin? Gülüyor musun ağlıyor musun, belli bile değil! Gözlerini aç, ışıktan korkma. Bilinmezlikler yaratır karanlığı, mumu yakmak senin elinde. Aç şu gözlerini! 

Sağ ya da sol değil mesele; her yön senin! Karamel akışkanlığında ruhun; çikolatanın içine girmediği sürece serbest, çikolata kırıldığı an yine serbest. Çünkü akışkan olmak onun ruhunda var. Ya sen? Senin ruhunda ne var? Yat, kalk, sıç, yat mı? Kafa sallamalar ve onaylamalar mı içeriği anlamadan? Çizilen yoldan sessizce gitmek mi? Ya da pes edip kendi mezarını kazmak? Yoksa kendi renklerini belirlemek mi? Aynaya bak. 

Ayaklarına bak önce, ne kadar daha taşıyabilecekler seni böyle, sürüne sürüne? Bacakların ne kadar güçlü titremeden kalabilmek için? Ellerin ne kadar daha yolacak saçlarını, silecek gözlerini? Omurgan dik durabilecek mi? Kalbin kimler için atacak, sen hariç tabi ki… Dudaklarından dökülecek yalanlar… siyah mı beyaz mı? Gözlerin daha ne kadar kapanacak gerçeklere? Ağzın daha ne kadar susacak, kulakların sağır olmak için fazla genç değil mi? Ellerin bir köpeği sevmedi mi hiç? Bir çiçeği koklamadın mı dalında? Saksıya ekmedin mi yenisini? Sen kimsin? Nesin? Neden başka yerde değil de buradasın? Ve neden aynaya bakmıyorsun? 

Kapama gözlerini… onlara açıkken ihtiyacımız var. Bugün dans etmedin mi? Ne büyük kayıp! Müzik ruhun çayırıdır, sal gitsin! Yeşil iyi gelir her derde. Biraz da kırmızı… Gözlerine bak. Kaçma kendinden. Ruhunu boğan göğüs kafesini parçalamak için, aç şu lanet gözlerini! Nöronların arasında ışık patlaması, en güzel havai fişek gösterisi misali. Ruhunu bul önce, biraz da kafein. Ruhunu bul ve kaybol kendi ışığında... aç gözlerini.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kokuşmuş Mürekkep

Gibi

Kaderin İpliği